Meclis
DiLi DiNi NEDiR BAKMAYAN
KIVRISTIRIP BiR KENARA ATMAYAN
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇiNDE HOSGÜRÜ SEVGi OLSUN
AYIPLARI YÜZÜMÜZÜ KIZARTMAYAN
ASiLME OL DiYE DAYATMAYAN
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇiNDE HAK VE ÖZGÜRLÜK OLSUN
USANINCA EV YAKMAYAN
SARRAZiNLERi OLMAYAN
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇiNDE SABIR SUKUNET OLSUN
YÜZE YALANDAN SIRTARMAYAN
ARKANDAN MEZARINI KAZMAYAN
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇiNDE SAMiMiYET DOSTLUK OLSUN
ÇIFTE STANDARTLARDAN UZAK
OLURSA HEPSi EŞIT OLACAK
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇiNDE BARIŞ EŞiTLiK OLSUN
BiR BiRiNE ÜSTÜNLÜĞÜ OLMASIN
BEYAZ iLE SiYAHIN
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇiNDE HAK ADALET OLSUN
KISKANCLIGIM VARSA iLMiNE
NE GELEĞINE NE KÜLTÜRÜNE
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
iÇi MULTU KÜLTÜREL OLSUN
DAHA NiCE ŞABANLARIN HAYALi
BUNDAN SONRASI iYi OLSUN BARI
AVRUPADA BiR MECLiS OLSUN
HAKiMIYET iSLAM OLSUN.
___________________________________
Halimiz
Gözüküyor hayat simdi toz pembe,
Sakin maddi unsura deger verme,
Yanliz kalipta hayal kuruyorken,
Ne haldesin düsün kendi kendine.
Türkiyenin hali ortada belli,
Avrupaya imreniyor her nevi,
Kirilmistir taki ortadan beli,
Böyle olursa dönmek zor geri.
Zaman durmazki su gibi akiyor,
Avrupa iclerimize sarkiyor,
Simdilik iyi gelebilir ama,
Yapacagini kolayca yapiyor.
Cibildaklar bu cagda gözde oldu,
Bak ortalik rezillikle doldu,
Güzelim Osmanli bir anda soldu,
Düsün bak halimiz ne oldu.
Gün gelip bir gün pisman olacagiz,
Kendi kendimizden utanacagiz,
Avrupanin dis yüzü bu inanma,
Yakinda kendimizden olacagiz.
yazan: Saban Duran
___________________________________
ZAMAN TÜNELI
Zaman dedigin nedirki gelip gecti
Yetimde büyüyüp okul cagina eristi
Günler günü kovalayip yillar gecti
Dedi cocuk annecigim babam nereye gitti
Dedi oglum orasi sonsuz
Ömrüm harab oldu gecmiyor onsuz
Gitti dönmez geriye
Duvardaki hayal ondan kalan geriye
Kader bu imis ne gelir elden
Dikkat et de olmayayim senden
Kavak düsmüs dediler
Kaza deyip gelip gectiler
Gercek nedir kimse demedi
Babamdir o cansiz hayal dönemez artik dedi
Bilemedim nesin
Kalbimin duydugu bir hasretsin
Beni terk edip giden sen
Bir tek sensin sen
Ne varmis sanki bu kadar inata
Gitmis gevrege binip ata
Genc yasta gitmis dönmez
Garibin göz yasini kimse silmez
Nicesinin vardir babasi
Neden olmaz bu yetimin annesinden baskasi
Bu dünyada kaldi iki gonca
Baba nedir bilemedi ömrü boyunca
Saban Duran
___________________________________
CIHAT
Yolculuga bizi cikaranin
Bir maksadi vardi elbette.
Biraz arastirsak bulacaktik
Ne isimiz vardi gurbette.
Dilesek biraz kafa yorardik.
Bulunduk cok gecmeden
Biz kendimiz planli degil
Tesadüf degil yaradan gönderen
Firtina gelecek elbet
Sigina bilirdin yuvana
Fakat davet yakisir
Haber vermelisin duymayana
Heleki yuvan büyükse
Nedir bu bencillik
Ac yüregini durma kos
Önemli olan samimilik
Düsünki kardes
Iman catisinin yesil gölgesindesin
Günes yakmaz ruhunu
Haramdan uzak emindesin
Sirf kendini kurtarmak yakismas sana
Cünkü baskalarida var limanda
Uzat kolunu kurtarmaya calis
Ilerleyesiniz ayni yolda
Dünya nimetleri bol
Ne sizindir, ne bizim
Yaratanin hikmetidir
Bu hepimizindir
Birlikte gülüp birlikte eglenecegiz
Birlikte yorulup birlikte terleyecegiz
Bize gurbette görev verilmis
Hep birlikte ilerleyecegiz
Sanir misin ki son durakta
Sorgusu yoktur tembelligin
Ayagina ayak bagi olmayacakmi
Onlarca limanda beklettigin.
Sabanim derki duy kardesim
Duyarsiz kalma cevrene
Cihat yolunda ilerle
Zincir vur cehenneme.
Saban Duran
___________________________________
Eyüp Sultan’da Kadir Gecesi
Her yıl Ramazan-ı Şerif’in gelmesiyle ayrı bir huzur, ayrı bir heyecan gelir bedenimize. Ayrı bir güzellik ile karşılarız mübarek ayı, onbir ayın sultanını. Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azat diye bilinen Ramzan-ı Şerif’te, rahmetle ıslanan, mağfireti nasip olan ve cehennemden azat edilen kullar arasında olabilme duasında bulunuruz. Ve son 10 günü daha bir dikkate alırız. Çünkü bu 10 günde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi gizlidir. Bir rivayete göre Ramazan-ı Şerif’in 27. gecesi diye bilinen Kadir gecesini hakkıyla ihya etmek isteriz. „Belkide son Kadir gecemiz; son Ramazan-ı Şerifimizdir; seneye ömrümüz olmaz" diye ayrı bir hüzün ile vedalaşmaya başlarız bile. Gelecek olan bayram heyecanından çok hüzün vardır, çünkü manevi duyguları, huzuru, birliği, kardeşliği, yardımlaşmayıda beraberinde götürür.
Bu sene Ramazan-ı Şerif benim için bambaşka geldi ve ömrümde unutamayacağım bir hatıra bıraktı. Mübarek ayın son haftasını İstanbul’da geçirdim. Bütün güzelliği ile Ramazan'ı İstanbul’da yaşamak mümkündü. İftar çadırları kardeşliğin bir simgesiydi. Osmanlı’nın büyük mirasları arasında olan camilerimizde binlerce insan ile saf tutmak beraberlik anlamına geliyordu. Yapılan türbe ziyaretleri manevi duyguları yükseltiyordu. Ve tarif edilemeyen, ancak yaşayarak anlaşılacak bir çok duygular vardı.
Tarif edilemeyen duygulardan biride orada hissedilen Peygamber aşkıydı. İstanbul'da peygamberimize ait birçok hatıra olduğunu biliyormuydunuz? Ayasofya'nın kubbesinde, Topkapı Sarayı'ndaki eserlerde, Haliç'in yakınlarındaki sahabe kabirlerinde… Kısa söylemek gerekirse, İstanbul zaten bir Peygamber hatırasıdır, çünkü fetholunacağı müjdesini veren Muhammed Mustafa s.a.v.'di. Ramzan-ı Şerif dolayısı ile gösterilen Hırka-ı Şerif, yaşanan manevi duyguların en yükseğiydi. Caddeyi geçince hemen, caminin giriş kapısında müthiş bir koku ile sanki karşılıyor sizi peygamber. Büyük bir heyecan ve gözyaşları ile çıkıyorsunuz caminin merdivenlerinden ve hep bir ağızdan getirilen salavatlarla duruyorsnuz Hırka-ı Şerif'in önünde. O an sanki herşey bomboş ve faydaysız geliyor size. O huzuru yakaladığnız için şükrediyorsunuz Allah'a ve ahirette şefaatini dileyerek, dua ederek ayrılıyorsunuz oradan. Peygaberimize ait sakalı, gömleği ve pabucu gibi diğer eşyaları ziyaret etmek için başka bir bölüme geçiyorsunuz. Ve bu bölümde beni en çok etkileyen peygamberimizin pabucu olmuştu. Siyer kitaplarından okuduğum kadar Peygamberimiz tebliğ için Taif'e gitmişti ve orada hizmetcisi Zeyd ile taşlanmıştı. Bu taşlamada Peygamberimizin ayakları kanlar içinde kalmıştı. Pabucu görmem ile biranda o taşlamayı ve peygamberimizin durumunu canladırdım. Ve buna karşılıkta yine Peygamberimizin sabrı ve hidayete ermeleri için duası… Beni İstanbul'a götüren peygamber aşkıydı zaten. ATİB’in Kutlu Doğum haftasında düzenlediği „Peygamber efendimiz hayatta olsaydı, ona nasıl bir mektup yazardım?“ başlığı ile düzenlediği yarışmada, 3. kategorinin, 3.lük ödülümdü "Eyüp Sultan'da Kadir Gecesi" ni geçirmek. Belkide bu yüzden Peygamber hatıralarını keşfedebildim ve etkilendim. Peygamber ve İstanbul deyince ilk akla gelenler arasında Eyyüb-el Ensari oluyor. Peygamberimizi 7 ay boyunca büyük bir titizlikle misafir eden Eyyüb-el Ensari'nin etrafında kendinizi güvende hissediyorsunuz. O kadar kalabalığa rağmen hiçbir korku hissetmeden ve endişelenmeden rahat hareket edebiliyorsunuz bu beldede. "Sahabe etrafında böyle oluyorsak, Medine'de nasıl oluruz acaba?" diye soruyorsunuz kendinize.
Hac veya Umre için hazırlık yapan kardeşlerimize tavsiyem, İstanbul'da Eyüp Sultan, Aziz Mahmut Hüdayi, Fatih Sultan Mehmet Han, Topkapı Sarayı, Hırka-ı Şerif gibi mübarek beldeleri ziyaret etmeleri. Bilhassa Kadir Gecesini Eyüp Sultan'da geçirerek bir nevi Hac için hazırlık yapmaları. Ben Hacc'a gitmedim ama anlatılanlara göre Eyüp Sultan'da sabaha kadar yaşanan ibadet telaşı grubumuzudaki Hacılarımıza Mekke'yi hatırlattı.
Her müslüman gibi hedefimde olan Mekke ve Medine ziyaretini şimdi ise farklı düşünce ve duygularla en kısa zamanda edebilmek için Allah'a dua ediyorum.
Rabbim bütün kullarına Peygamber ve Sahabelerini, Padişahlarımız ve Türk alimlerimizin hayatlarını örnek alarak, ömürümüzü O'nun yolunda geçirmeyi nasip etsin… AMİN
Ramazan 2008 Vildan Keskinoğlu
___________________________________
Kurultay Siiri
16 Mart 2008
Kuruldu ATİB Höchst'te yeni meclis
Başkanımızda Şaban Duran olunca
Başladık çalışmalara Bismillah diye
Allah için çalışacağımıza söz vererer
Rasulün ümmeti olduğumuzu bilerek
Her cuma börek-çörek ederek
Bitireceğiz inşallah bu borcu diye
Hep birlikte çıktık yola
Bu yol Mainz Kutlu Doğum Programı ola
Yolumuz yakın diye sevinmiştik oysa
Kim dedi Navi'yi açmadan Kafana göre takıl diye
Biraz geç kalınca program karıştı
İlahi sırası sizde deyince cemaat dağıldı
Feyizli ilahiler kendi aramızda kaldı
Demedikmi Biz bize yeteriz diye
İkinci sefer Köln'e gidiyordu
Çünkü orada büyük kurultay oluyordu
Çoluk çocuk ile otobüs doluyordu
Çıktık işte yola Hayırlara vesile olsun diye
Başkanımız yolcuları selamladı
Bayram Hocamız aşır ile açılışı yaptı
Sohbeti ile gençlere hitap etti
Allah razı olsun hocam Bizi bilgilendirdiniz diye
Hava güzel ve sıcaktı
Konforlu otobüsün kliması soğutacaktı
Hanımların tefriciyesi havayı ihlaslandıracaktı
Tebrik ettik onları Anneler gününüz kutlu olsun diye
Heyecan ile Köln şehrine vardık
Park eden Twingo arabasına takılınca köşeyi dönemedik
El birliği ile arabayı biraz kenara kaldırdık
Dememişlermi Birlikten dirlik doğar diye
Nihayet salonda yerimizi aldık
Bütün Avrupa'dan bir arada toplandık
"Ödüller açıklanmayacak" deyince biraz üzüldük
Teselli ettik kendimizi Canları sağolsun diye
Resimleri göstermek için genç kızlarımız sahneye çağırıldı
Sunucu Höchst yerine Fürth diye tanıttı
Başkanımız bunada dayanamayıp hiddetlendi
Sakinleştirmeye çalıştık Hacı Şaban'ı Ya Sabır diye
Başkanımız sonunda dişini geçirdi
"Ödüller açıklanacak, yeter artık" dedi
Vildan ve Betül Höchst'e gurur verdi
Dememişlermi Mazlumun Allah'ı var diye
Uğur Işılak bütün burukluklara bedeldi
Türkü ve öğütleri dinlemeye değdi
"Kabak" kıssası sanki bize özeldi
Bakıştık hep yüz yüze Bu mesaj bize diye
Dönüşünde tabi vardı bir macerası
Başkanımız saydırdı bütün yolcuları
Güldürdü herkesi sayıma başlayarak
"Selim, oğlum burdamısın?" diye
Bayram'ın Sabrina'sı aklına düştü
"Vah garibanımla ilgilenen olmuyor" dedi
Asıl aklımız ondaydı, bilmedi
Göstermeye çalıştık ilgimizi O'na Kardeşlik budur diye
Kalmıştık Höchst'lü olarak baş başa
İlahilerle yolculuğumuz huzur kazana
Aldı ekibimiz mikrofonu ellerine
Düşmüşüm dermansız derde diye
"Damardan türkülere girelim" diye Kenan'dan teklif geldi
Yolcularda tabiki bunu destekledi
Yeşil ördek ile daldılar göle
Devam ettiler Urfa'ya paşa geldi diye
Ahmet türkünün devamını getiremedi
Nasıl desinki, hocası karşısındaydı
Bitirimek zorunda kaldı türküyü
Sonunda "nokta, nokta" diye
Sonra Leyla'da bulmak istedi medet
O hiç olmadı diye
Hoca'ya çevirsede Leyla'yı, getiremedi devamını
Kendiside güldü diye
Uzun havaya verdi kendini
Kenan çekti mikrofonu "öyle değil" dedi
Çok güzel olsada cemaat bir tavsiyede bulundu
"Gençler, uzun hava sizin neyinize, o güzelim ezanlarınız varken" diye
Daha sonra fıkralara geçerek
Bilhassa Hamza'nın kahkahalarını dinleyerek
Helallik istiyor Necip yinede
Kulaklarımızı biraz Rahatsız ettiler diye
Böyle anılarla geçti büyük kurultayımız
Asla olmamalı birbirimize dargınlığımız
Anlaşılan sevmiştik bu yolculuğu
Bir daha böyle olsun dedik diye
Herzaman gelelim böyle bir araya
Hizmetimiz Allah'a, gösterişsiz ola
Bu şiirde biter işte burada
Allah'a emanet olun diye
yazan Vildan Keskinoglu