TÜRKİYE CANIM FEDA

   
  ATiB HÖCHST MEVLÂNA CAMii
  Selahattin Saygin
 

İNSANLIK KURTULUŞU BU “KUTLU DOĞUM”LA YAKALAMIŞTIR.

Selahattin SAYGIN

 

Her doğum yeni bir hayatın başlangıcı, bu başlangıç yeniliğin, tazeliğin, umudun, istikbalin, neşenin, hayata tutunuşun doğuşudur. Her doğumla beraber ailenin neşesi artar, umutları tazelenir, hayal dünyası genişler, gönüllerde sevgi artar.

İnsan olarak yaratılmanın bir şerefi, bir haysiyeti vardır. Her normal insan haysiyet ve şerefini korumak ister. Haysiyet ve şerefini koruyamayan bir insanın, hayatta koruyacağı herhangi bir şey kalmamıştır.

Ufuk Peygamberin (SAV.) gelişi insanlığın kurtuluş mücadelesinin bir sisteme bağlanmasıdır. Zulme meydan okuyuştur. Kölelerin, seçkinlerin başına komutan olarak atanmasıdır. İnsan ahlakının, iffetinin, inancının, hakkının, hukukunun baş tacı oluşudur. Kadınlara Ana olma şerefi, şerefli bir eş olma hakkı, evlerin gülü, açan çiçeği, kız çocuklarının yaşama hürriyetinin dünyaya ilanıdır.

İslam öncesi dünyanın her tarafında fuhuş, faiz-tefecilik, insan hayatını alıp satan kölelik, hak, hukuk tanımayan ticaret ve en acımasız uygulandığı yerdir o günlerde Mekke. Âdem (as.) den beri kutsal olduğu kabul edilen Mekke zulmün en zalim uygulandığı merkez olmuştur. Kız çocuklarını o gün diri diri gömülmesi, ailelerin fuhuş sektörünün, tefeciliğin karşısında çaresiz kalışlarının acı ve cahilce bir neticesidir.

O devirde Mekke devletinin dini tefecilik, fuhuş ve putçuluktur. Devletin bu ilkelerine ters düşen her şey yok edilmeye mahkûmdur. Güçlünün hâkim ve haklı görüldüğü, yoksulun insandan sayılmadığı, bu zalim sistemin sahiplerinin dışında kalan kadınlar mal gibi alınan, satılan, sermaye olarak kullanılan yaratıklar sayılırdı.

Cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri kumlara gömülerek öldürülmesi bilinen bir hakikattir. Haysiyet ve şerefine bağlı olan kişiler o günün şartlarında bu değerleri korumada acze düştüklerini, maalesef kızlarını öldürerek meselelerini çözdüklerini zannediyorlardı. Zengin ve sistemin sahipleri aldıkları sayısız eşlerle, Mekke de beyaz bayraklı evlerde bu sayısız eşlerini sermaye olarak çalıştırıyorlardı. Bu hal insan şerefini zedeleyen bir haldi. Dünyanın her tarafında benzeri haller yaşanıyordu.

O gün Mekke de ki beyaz bayraklı evleri bilmeden, fuhuş sektörünü anlamak zordur. O günkü tefeciliğin devamı için putçuluğun azgınlaştığını, Tevhide karşı şiddetini artırdığını, çıkarlarının devamı için oluşturulan seçkinlerin kendi putlarını kendilerinin yapıp, kendilerinin taptığını biliyoruz.

Allah’ın Resulüne bu çıkarlarının devamı için “her ne istersen verelim, ama putlarımıza (sistemimize) sakın dokunma” diye müşrikler yalvarıyorlardı. “Mal, mülk, devlet, şehvet hepsi senin olsun” diyenler karşılığında Yüce Nebi’den tek şey istiyorlardı, “sistemimize teslim ol”. Tevhidi anlamayanların acizlikleri burada ortaya çıkıyor. Bu teklifleriyle etki bırakacaklarını zannediyorlardı. Zalimler bilmezler ki; O’na yapılan dünyalıklar hiç mesabesinde, Dünya da, Ay da, Güneş te O’nun (SAV.) ilgi duyduğu şeyler değildir. Allah’ın Habibi, son dinin temsilcisi, Resulü, Nebisi olmak her şeyin üstündedir. Bizim içinde Allah’a kul ve Resulüne ümmet olmak şereflerin en büyüğüdür.

Karanlık asırların, devirlerin yaşandığı, insan haysiyet ve şerefinin yok edildiği, hak ve hürriyetinin olmadığı, zulmün egemen olduğu bir karanlık gecede insanlığın geleceğine “nur” olarak doğmuştur iki cihan güneşi Hz. Muhammed (SAV.) Efendimiz. İnsanlık bugün elde ettiği gelişmeği, inkişafı, medeniyeti, hürriyeti O’na borçludur. O yüce Peygamber Âlemlerin nurudur.

Ufuk Peygamberin Peygamberliğinden önceki devirlerde insanlık birbirinin “kurdu”ydu. Merhamet duyguları gelişmemişti, insanlık sevgiden yoksundu, merhametin olmadığı yerde sevginin gelişme şansı yoktur. Huzur ve mutluluğun ne olduğu bilinmiyordu. Şairlerin ifadesiyle “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;/ Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!” (M. Akif Ersoy) “İman olmadan mutluluk olmuyor/ İnanan gönüller asla solmuyor” (S. Saygın) imanın rehberi de, sevginin mimarı da, insanlığın huzuru da, kardeşliğin temeli de, dünyanın saadeti de O’nun yüce yolunun yolcusu olmaktan geçiyor.

Biz Müslümanlar Peygamber Efendimizi daha çok anmakla meşgulüz, bilmemiz gereken O’nu daha çok anlamamız, O’nun hayatını kavramamız, sünnetine talip olmamız, O’nun gibi inanıp, ibadet etmemiz, Tevhidi istikameti hayatımıza hâkim kılmamız esas görevimiz olmalı. Kurtuluşun yolu iman ve teslimiyetten geçer. O’nun hayatı inananların nurlu yoludur.

Biz Müslümanlar Resulüllah (SAV.) Efendimizin doğum gününü “Kutlu Doğum” olarak anışımızın sebebi O’nun doğumu kurtuluşu arayan, iki cihanda huzur ve mutluluğa talip olanların doğumudur.

Ey Yüce Peygamber “Kutlu Doğum ”un, izinde olan, yoluna baş koyan Ümmetine kutlu olsun. Senin “Kutlu Doğum” un insanlığın doğumudur, bizimde doğum ve kurtuluşumuzdur. Sen Âlemlere Rahmetsin, bize cansın ey yüce Nebi. Sana salat ve selam olsun.

______________________



 RAMAZANLA GELEN HUZUR VE ORUÇLA GELEN MUTLULUK

            Ramazan ayı rahmet, bereket, barış, kardeşlik, sevgi ayıdır. Yoksulun, çaresizin, garibin en çok gözetildiği, doyurulduğu, kollandığı müstesna bir aydır. Merhamet duygularının kabardığı, yardımların arttığı, fakirlerin korunduğu, polisiye hadiselerin azaldığı, akraba ziyaretlerinin arttığı, aşevlerinin, iftar çadırlarının kurulduğu ve sosyal hayatın canlı canlı yaşandığı muhteşem bir sevgi, kardeşlik ayıdır. Evlerde, camilerde, derneklerde iftar ziyafetlerinin verildiği, en güzel sofraların paylaşıldığı mübarek bir aydır.

            Bu ayda ibadetler kendini çok iyi hissettirir. İbadet coşkusu en üst düzeyde kendini gösterir, camiler bu ayda dolduğu kadar hiç dolmamıştır. Her yaştan kadın, erkek, çoluk- çocuk insanın aşkla camilere koştuğu, arınmak için Rabbine sığındığı, birçok insanın ibadete başladığı, rahmet deryasına daldığı, kurtuluşu aradığı bir aydır.

            Bu ayda cemaat sayısı camilerde çok arttığı gibi, kadın ve erkek beraber kılınan en uzun cemaat namazları da (teravi gibi) kılınmaktadır. Bu ay Kur’an ayıdır, çünkü Kur’an-ı Kerimin gönderildiği aydır. Kur’an en çok bu ayda okunmaktadır. 

            Hiçbir ay bu kadar özel değildir. Günahları yakan, hayatı diri tutan, ümmet şuurunu uyandıran, sevgiyi, barışı zirveye taşıyan, kardeşçe paylaşımı öne çıkaran çok müstesna bir aydır. Bu ay rahmet, bereket ayıdır ve Ramazan ayı ayların Sultanıdır. Çünkü bu ay kurtuluş ayıdır.

            Müminler olarak bu ayın kıymetini bilelim, kendimizi manen geliştirelim, ahlakımızı olgunlaştıralım, sevgimizi, saygımızı artıralım. İkramımızı, yardımlarımızı Allah için yapalım. Çevremizle, komşularımızla uyum içinde olalım ve herkesin yaşayışına saygı gösterelim. Öfkeden, nefretten, şiddetten, gıybetten, dedikodudan, hasetten, kinden uzak duralım.

            Bu ayda Kur’an la iç içe olalım, Sevgili Peygamberimizin hayatını anlayalım ve yaşayalım. İbadetlerimizde kavileşelim, zamanımızı “zikirle, fikirle, şükürle” dolduralım. Aile fertleri toplu olarak beraber namaz kılalım, oruç tutalım. Oruç nefsimizi temizler, ruhumuzu yüceltir, merhamet duygularımızı geliştirir ve bizi Hakka yaklaştırır. Oruç başlı başına kurtuluştur.

            Aşağıdaki ayet ve hadisler Ramazan ayını ve Oruç’un önemini bize daha iyi anlatıyor, anlamaya çalışalım.   

BAKARA

           183- Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.

            184- (Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.

            185- O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.

            186- Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.

            TEVBE

            112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!

Peygamber efendimiz, Ramazan-ı şerifin fazileti hakkında buyuruyor ki:

(Ramazan ayı mübarek bir aydır Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır) [Nesai]

(Ramazan ayı gelince, “Hayır ehli, hayra koş, şer ehli, kötülüklerden el çek” denir) [Nesai]

(Ramazan bereket ayıdır Allah bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder) [Taberani]

(Ramazan gelince, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder) [Deylemi]

(Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur) [Taberani]

 (Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tutması gerekir) [Ebu Nuaym]

(Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir) [İMansur]

(Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur) [İEbiddünya]

(İslam, kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir) [Müslim]

(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir) [Taberani]

(Ramazan orucu farz, teravih namazı ise sünnettir Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur) [Nesai]

(Ramazan orucunu farz bilip, sevap bekleyerek oruç tutanın günahları affolur) [Buhari]

(Ramazan orucunu tutup ölen mümin, Cennete girer) [Deylemi]

(Ramazan bereket ayıdır Allah bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır) [Taberani]

(Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutun! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır) [İbni Ebiddünya]

(Oruçlunun susması tesbih, uykusu ibadet, duası makbul, ameli de çok sevaptır) [Deylemi]

(Oruçlu iken çirkin konuşmayın! Birisi size sataşırsa, “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]

Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır Hadis-i şerifte, (Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu (Tirmizi)

 

   Selahattin SAYGIN

   31. 07. 2011 Maasmechelen (B)

 
  Kac Kisi vardi Sitemde? 2 Besucher (9 Hits) brudaydi..  
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden